Her birimiz farklı zorluklar
içeren ağır bir yılı geride bırakıp, yeniden huzur ve ümit dolu bir yıla merhaba
demek, bunu da özgür irade gereği doğal şekilde farklı mekânlarda gerçekleştirme
tercihimizi yaptık elbet 2017’yi karşılamak için! Kimimiz çekirdek aile
formatında evinde oturdu, kimimiz arkadaşlarıyla farklı hane, mekân veya ülkeleri
tercih buyurdu. Tek amaç motivasyonu yükseltmek ve birlikte, tüm
farklılıklarıyla geleceğe merhaba demekti… Her birimizin geleceğe dair yeni
hedefleri, amaçları, hayal ve beklentileri şüphesiz mevcut; olmalı da zira yarına
dair beklenti içermeyen bir yaşam sadece kuru kuruya tüketilecek zamandan
ibarettir…
Bu bağlamda yeni yıla belki de
gereğinden fazla yüklendik, zira gerçekten ağır bir yıl idi geride kalan,
bizler de haklı olarak motivasyon ve ümit dolmak adına planlamamızı yaptık bu sembolik
tarih değişikliğine istinaden. Bu süreçte pek çoğumuzun geçmiş yıl deneyimlerine
istinaden yeni yıl temennilerinde en çok kesiştiği nokta huzur, barış ve
mutluluktu ağırlık olarak…
Maalesef yeni yılın ilk saatleri
bu temennilerin ne kadar önemli olduğunu alçak bir terör saldırısıyla yeniden
hatırlattı hepimize. Canlar gitti yine, kimi ekmeğinin peşinde çalışandı kimi
ise sadece sevdikleriyle birkaç eğlenceli anı oluşturmak isteyen; çekip
gittiler aramızdan beklenmeyen bir şekilde. Çoğu farklı inanç ve pasaport
sahibi, ortak noktaları “İNSAN” olmaktı muhtemelen ve sadece, zira her
birimizin gölgesi farklıdır bir diğerimizden…
Bölünüp farklarımız
pekiştirildikçe, akıl ve mantıktan uzak tepkiler vermeye devam edeceğiz.
Katliama dair açıklama ve yorumları takip ettikçe aslında nasıl işe yaramaz bir
döngü içinde birer birer tüketildiğimizi görmek gerçekten üzücü. İşin en acı
verici tarafı ise maalesef bilinen bir çok zaafın genişletilmiş OHAL süresinde
de sürmesi, örneğin taksilerde klasikleşen aranmama üstünlüğü, örneğin mekan
kapısına 21 yaşında 10 aylık tek bir polisin dikilmesi, maalesef sokaklarda
gerçekleşen ve Noel ile yılbaşını birbirine karıştıran grupların serbest
salınımları, Noel babanın başına silah dayanması ve ilgili kişilerin ifade
ardından serbest bırakılması, maalesef yılın son Cuma hutbesi içeriği, maalesef
farklı din ve inançlara saygımızın tükenerek nefrete dönüşmesi, politik
tercihlerimizin hatta taraftarı olduğumuz spor kulüplerinin bile yaşam standart
ve haklarımıza vurduğu ağır prangalar haline dönüşmesi ilk aklıma gelenler.
Deniliyor ki saldırgan uzman ve eğitimli biri, peki nasıl oluyor da benim
ülkemde elinde silahla 3-4 ön güvenlik aşamasını aşarak eylem yapabiliyor OHAL
varken, karakola 150 metre mesafede?
Zaman birlik olma ve akıl ile
hareket etmeyi gerektiriyor. Öncelikli olarak her birimiz elimizdeki parmaklar
misali birbirimizi farklılıkları ile kabul etmek ve birlikte huzur ve
güvenliğimize sahip olmak zorundayız. İki parmağınızı birbirine bantlayarak ne
kadar bir süre “normal” yaşayabilirsiniz bir deneyin… Farklılıklarımız aslında
bizi işlevsel bir bütün haline getiren!
Hiç size trafik veya asayiş
uygulaması yapan polise “günaydın, iyi günler, iyi vazifeler” dediniz mi yahut
bir askeri birlik kapısında nöbet tutan emir kulu bir askere, ya da haftanın
muhtelif gün ve saatlerinde mahallenizde görevli belediye temizlik işçisine “kolay
gelsin, eline sağlık” lütfettiniz mi? Servis sürücünüze en son ne zaman
günaydın veya iyi akşamlar buyurdunuz? Ne zaman oldu bir ikram personelinden “lütfen”
ile bir şey istemeden yiyip içmeye devam ediyorsunuz? Unutmayın ki siz gibi bu
insanların da temel amacı görevleri karşılığı gelir elde etmek ama her şeyden
önce unutmayın ki hayatı kolaylaştıran bu görevliler İNSAN! Siz gibi, ben gibi…
İçinizdeki sevgiyi keşfetmezseniz eğer, içiniz doğal olarak nefret dolar
zamanla, buna izin vermeyin lütfen, sonrası ise içten başlayan bir çürüme ve
tükeniştir sadece, tonla örneği mevcut, azıcık okuyunuz…
Benzeri sonsuz aksiyon varken
alınabilecek kendi içimizde sevgisiz ve duyarsız oldukça maalesef farklar
pekişecek ve tükeneceğiz. “Ya sev ya terk et” söylemi bizim değildir, bizim
söylemimiz “Ne Mutlu Türküm Diyenedir”.
-->
Bir olmalı, akıl ve mantık ile
aksiyon ve önlem alarak birlikte yoldan çıkardığımız hayatı yine birlikte
yaşanabilir hale getirmeliyiz. Güvenerek birbirimize, saygı duyarak farklı
alışkanlıklarımıza, dinleyerek ve anlamaya çalışarak karşımızdakinin
fikirlerini; zira aksi durumda tek tek tükeneceğiz, nerede nasıl olacağını
bilmeden…